20101231

31.10>31.09



geleneğimize devam edelim.
evvel bir zamanda öğrendiğim ama her sene ancak o sene öğrenmişçesine şaşırdığım bir durum var ne kadar çok dile getirirsen, arka planında o konu olursa,ne kadar düşünürsen o kadar tecrübe ediyorsun.bir nevi kanla olmasa da nörotransmitter ile dolduruyorsun o tabula rasa'yı.bakmışsın kaderin olmuş ya da geçmişinin kaderi olmuş.görüyoruz ama bu sefer ders alıyoruz.yeter bu kadar ders aldım görünümlü ders alman gereken şeyi tecrübe etme fetişi.
bu aralar kanla yazmıyorum özdeyişlerle de. ama yine de ezberlemek istiyorum.yazının genelindeki bir hayalkırıklığı özeti havasını odana girmesini istemediğin sigara dumanı gibi dağıtırsak eğer diyebilirim ki bu sene hem kendim için hem de başkaları için planlarım var.
fondan sinsi sinsi yükseliyor

yine de şahlanıyor aman.

20100803

bir nevi fotosensitivite(ilk seferde zor okunuyor biliyorum)

plastik deformasyon fazla aydınlık ve gözümü yoruyor o yüzden bir süre ya da çok süre diğerinin gönlünü yapmaya gidiyorum.yaşlandığıma işaret olsa gerek beyaza olan tahammülsüzlüğüm.
şurası=> üveyevlat

20100730

ezansız

laftan anlamayan bir insan olmama rağmen fazlasını isteme hakkını kendimde buluyor ve ulan mazeretten anlayan bir arkadaş göreyim çevremde diyorum.açıkça sorun sende değil bende demişken bilen konuyu kendi sınırlarına çekmek ve kendileri ile alakalı görmek konusunda başarılı olan bir arkadaşlarımda tanımasam erotomanik sanrının alt başlıklarından herhangi biri mevcut diyebilirim.evet insanlar biraz mola derken aslında benle ilgilenmeye devam edin demek istiyor olabilir ama bazen demiyor da olabiliyor.
onca sene olasılık hesabı gördük.bir yerde işimize yarasın değil mi?

20100728

e.p

dilatasyondan sonrası bizim topraklarımızda plastik deformasyona sebeptir demekten fazlasının elimden geldiği gün muhtemelen göbek adım 7.8 olacak.

20100727

unearthed


yapmayanlar yakmalıdır hem de the brave shall rise eşliğinde.



*selisona pi de olur

20100725

Total Perspective Vortex


Total Perspektif Girdabı yansıttığı evren portresini, bilinen değerlere dayanarak bilinmeyeni yaklaşık olarak hesaplama yöntemiyle yapılan madde analizi ilkesinden yola çıkarak yapıyordu.

Açıklamak gerekirse - Evrenin içindeki her madde parçası Evrenin içindeki diğer madde parçalarından bir şekilde etkilendiğine göre, tüm yaradılışı -bütün güneşleri, bütün gezegenleri, bunların yörüngelerini, ekonomik ve toplumsal tarihlerini- küçük bir peri kekinden yola çıkarak yukarıda bahsedilen hesaplama yöntemiyle kestirmek mümkündür.

Total Perspektif Girdabı'nı keşfeden adam aslında bunu sadece karısını kızdırmak için yapmıştı.

Trin Tragula -ismi buydu- bir hayalperest, bir düşünür, bir spekulatif filozof ya da karısının ifadesiyle budalanın biriydi.

Zamanının inanılmaz bir bölümünü boşluğa bakarak harcadığı, çengelli iğnelerin mekanizması üzerine kafa yorduğu ya da peri keki parçacıklarının spektrogratif analizlerini yaptığı için karısı sürekli dıdır ederdi.

"Biraz orantı duygun olsun!" derdi karısı, bunu kimi zaman bir günde tam otuzsekiz kez söylerdi.

Bu yüzden de Total Perspektif girdabını yaptı - sırf karısına gününü göstermek için.

Total Perspektif Girdabı'nın uçlarından birine küçük bir peri keki parçasından -bilinen değerlere dayanarak bilinmeyeni yaklaşık olarak hesaplama yöntemiyle- elde ettiği bütün gerçekliği bağladı, diğer uca da karısını: Böylece aleti çalıştırdığında karısı yaradılışın bütün o sonsuzluğunu ve kendisinin onun içindeki yerini bir an için görebilecekti.

Sonuçta Trin Tragula'yı büyük bir dehşete düşüren şey, bu şokun karısının beynini tamamen harap etmesi oldu ama onu tatmin eden noktaysa şuydu: Bu büyüklükteki bir Evrende eğer yaşam var olacaksa, kişinin orantı dugusu diye bir lüksü kaldıramayacağını kesin olarak kanıtlamasıydı.


düşündüm ve düşündükçe çıldırmak için total perspektif girdabına ihtiyacımın olmadığını anladım. çok fazla öğrenilecek şey var ve bunu düşünmek ve miktarını hesaba katmaya yeltenememek bile çıldırtıcı

minas tirith


özür dilemenizi gerektirmeyen bir durumda özür dilemenin faydalı olacağını düşünmeye başladığınız an çok ciddi şekilde özlemeye başlamışsınızdır.
acil durumda yapmanız gerekeni biliyorsunuz. canınızı kurtarın özür dilemeyin.

20100724

1/2 sansür detayı

sansür nazarımda görmeyi engellemek ya da görmeyi şekillendirmektir böyle bakıp devam edersek bir insana dair önyargılarımız ya da düşüncelerimiz varsa ve bunlar onun davranışlarının anlattıklarından bağımsız ya da onlardan devşirilmiş şekildelerse kişiye , onu algılamana ve en önemlisi kendine sansür uygulamaktasın.zor olanı nazarında +18 olan bir insan davranışına bile katlanabilmektir belki böylece kimse gözlerini zorla açmak durumunda kalmaz.
sana göre tehlikeli olanla yüzleşmek zordur biliyoruz ya da bilmiyoruz ama hissediyoruz ancak bunu kendi sansür kriterlerini devreye sokarak öteleyemiyorsun. er geç bir açık bulunuyor ve sen genelde en zayıf olduğun anda rahatsız olacağını hissettiğin o duruma maruz kalmışken buluyorsun kendini. ayrıca maske olarak adlandırdığınız kişinin kendini farklı sunması gerçeği vardır ki ona da bir çeşit sansür diyebiliriz.

genellikle uygulayamadığım halde önermekten kendimi alamayacağımı belirtir ben yaptım sen yapma derim.

20100723

ortak parantez

sene 2010 ve hala aynı şeyi söylüyorum
my power
my pleasure
my pain

20100722

summer hits vol 10


*alakasız görsel
herhangi bir insanın sizin yapabileceklerinizi farketmesi ve sizi engellemeye çalışması mazur görülebilir ve hatta o insanı anlayabilir, bağışlayabilirsiniz ama yapabileceklerinizden korkan bir bünyeniz varsa ne anlayabiliyor ne mazur görebiliyor ne de kendinizi bağışlayabiliyorsunuz. şarkılar yine kaderimiz olsun istiyorum ve azini diyorum.
--
herhangi birini sevmek muhtemelen ve asla tek taraflı olamıyor. sevmeye başlanan andan itibaren karşı tarafın sevmesine ihtiyaç duyma diyebileceğimiz bir açlık oluşuyor. böyle bakarsam sevmek birinin seni sevmesine ihtiyaç duymak olduğu için biraz bencillik oluyor. sevmemek durağında inecek var.
--
iletişimlerinde mutasyonu tecrübe etmek istemiyorsan bünyende modifikasyona gitmelisin.
--
beklentinin olabilmesi önce bir şeylerin vaad edilmesi lazım.bu esnada hatlar karışıyor muhtemelen.
--
fiilen sinirlendiğin şeye/kişiye resmen sinirlenemiyorsan kabızlık kaderindir.
--
osmanlı devletine benzeyen insanlar tanıyorum.
--
yakub'un merdiveni görünümlü hayatın ızdırabını tam otomatik makinelerde el değmeden yıkamak ve mümkünse tabula rassa haline gelmişliği ile ikinci baharımı yaşamak istiyorum
--
insanların yapılma amaçları dışında kullandığı o yangın çıkışlarına bubi tuzağı uygulama şirketi kurmak 5 senelik kalkınma planlarımız arasında. kabız yapan hırs kin intikam ltd şti.
--
iç işlerime karışılmasından hoşlansaydım devlet kurardım.
--
göt lalesi devri bitse de gitsem.
--
şahlanma konusunda dyp'nin kır atını bile solladım hala somut bir şey yok, ne diyem mahmut mu diyem
--
kelimeler de ekşiyebilse belli bir alanda muhafaza edebilsek hatta zaptedebilsek hırsan kinden kararsalar zehirlenseler keskin kelam küpüne zarardır performansı gösterseler kaplarından sızsalar sonra az sözle çok iş niyetiyle yıkıcı olabilsek yorulmasak.
--
bu bünye bir gün ''sorun sende değil, bende'' ertesi gün ''sorun bende değil, sende'' der.bugün ''sorun bende değil, sende'' günü.
--
sürekli batıya gidersem muhtemelen başladığım yere değil sabıra varıcam
--
ek olarak şekil değiştirmek ve ıslak havlu olmak istiyorum.sonrasını zaten bileceksiniz.
--
ben seçilmem seçerim kontenjanındaki tepkilerde şansımı ''who are you to resist, who am i to fail?''den yana kullanmak istiyorum.
--
süresiz kadro dışı bırakabilmenin dayanılmaz hafifliği ve keyif verici ibneliği.
--
ağdaya gitmeden önce kısmen ağda yapmak =bulaşık makinasına bulasıkları resmen yıkayarak koymak =plajda güneşlenebilmek için peynir beyazı bacakları evvelden bronz gibiye dönüştürmek = eve temizlikçi çağırdığında ne pis kadın demesin diye kısmen evi toplamak.
--
merhameti insan tümleyenine gösterdiğinde daha anlamlı oluyor.ya da insanlara gösterebilmek için 'yama' vs vs lazım
--
ben de çocuğumun gerizekalı olmasını istesem onun 'ben10' sever olmasına izin verirdim.
--
premensturation syndrome(pms)dan korkabilirsiniz ama en çok pre-premensturation syndrome'dan korkmalısınız insanlık
--
yalan makinesi gibi davranabilen ya da cümlelerinde doğruluk iksiri bulunan bir erkek evladı düşün, düşündün mü? tamam şimdilik bu kadar
--
resmen 2006 fiilen 2007den itibaren çevresine çizgi çekilmiş bir otistik gibi çizgi dışına hareket etmemi engelleyen kütle , kendine iyi bak.
--
nefret denilen kavram kidou büyüsü ile zaptedilen bir şey. o büyü de pamuk ipliği performansında. sonrası pandoranın kutusu
--
bildiğini okuma konusunda bir dünya markası olan zamanın ağzını burnunu kırmaya hevesli takım arkadaşları arıyorum.
--
inandığınız yaratıcı kendi dertlerine odaklandığı için başka insanların işlerine burnunu sokmayan 3. tekillerle muhatap olmayı nasip etsin diyebiliyorum ancak.
--
dünyamı kurtarmaya gideceğim sonra dönmeyebilirim. o zamana kadar telesekretere konuşamayan olmaktan kurtulursanız sevinirim.(kurtardım ve geldim)
--
difüzyon yoğun olan ortamdan yoğun olmayan ortama enerji harcamadan geçiş yapmaktır. eğer sık sık difüzyon ile az olduğunuz yerlere geçiyorsanız sıkılmışsınızdır burda sorun yok ama hatanın çok sizin az olduğunuz bir yere geçiş yapma isteğiniz muhtemelen maymun iştahınızdan ve hatanızdan kaynaklanmaktadır. bir süre sonra otoliziniz caizdir.
--
ecnebilerin esprit d'escalier (staircase wit) olayı varsa bizim de tuvalet aydınlanmamız (toilet wit)(chickhen translate) var.
--
ebedi ve ezeli bir katalizör olduğumu farketmeni haklı gururunu şaşkınlığını ve nihayete erdirdiğim bir sorunun hüznünü yaşıyorum stop
--
imkanım olsa dünyanın tüm bilgilerini kaçırıp bir süre sonra stockholm sendromu sebebiyle bana aşık olmalarını sağlardım
--

halkalı çöplüğü

potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüşebilmesi ihtimalinin çok yüksek olduğunu senelerdir biliyoruz.burdan yola çıkarsak her insanın bünyesinde muhtemelen deplasmanda olmaktan sebep dışavurabileceği bir birikim var. genelde bunu ''çok çılgın bir insan o yaaa'' diyerek tarifliyorsunuz.işte bu durumlara hiçbir zaman izin vermezseniz yani sızdırmaz biriyseniz yalıtımda dünya markası olabilecek kadarsanız céline'nin dediği gibi biriktirdiğiniz o ''çılgınlıklar'' metan gazı oluşturabilir.
asla uygulayamadığım ama aksini önermekten de kaçınmayacağım şey şudur :koyverin gitsin. en niyetinde bağırsaklarınıza yazık olduğu kadar ruhunuza da yazık.
bana gelirsek benden geçeli çok oldu. kaçın kendinizi kurtarın.

buna öğrendiğimi sonradan farkettiğim çaresizlik demeyi uygun buluyorum.

20100721

vatandaşlık bilgisi

bir insanın üzerindeki haklarımızı ya da duygularımızı ya da ona dair düşüncelerimizi bir başkasına devredebilmemiz aktarmamız ya da tamamen ortadan kaldırabilmemiz için belli bir süre geçmesi gerekiyor.işte o esnada mümkünse suyu dalgalandıracak herhangi bir olayın olmaması da gerekiyor.
geleceğini sağlama almak denilen bir şeye inanmıyorum artık. sağlama alabildiğin tek şey tecrübe ettiğin için mesnetlerini ya da temellerini oluşturabildiğin bazı noktaları geri yükleme noktası kabul edebildiğin geçmiştir.geleceğe ya da geleceğine yakışan tek şey en fazla mafsallı olmasıdır.

20100720

ne kadar çok bakarsan o kadar fazla görüyorsun.görmekle cezalandırılmış olmak kötü bir şey.görür görmez kaç değil, bakar bakmaz kaç.

gecenin sonuna yolculuk (chicken translate)


hüznün seni rahatsız ediyorsa senden bağımsız davranıyorsa koşma evladım dediğinde koşmaya devam ediyor düşüyor ve en sonunda canı yanan sen oluyorsan biz ona orospu çocuğu hüzün diyoruz.ama cocksucker blues çok daha manidar.ayrıca kendisi mavi çağrışımından sebep sıçtın mavisi zamanları ile kardeştir ve ortak çalışırlar.sen sen ol özerkliğini ilan etmesine izin verme.
demedi deme.

20100719

carl sagan

bir noktadan sonsuz doğru geçiyor ve bir çıkarımın da en az o kadar sebebin olacak sonucu var. bu bağlamda çenenin endazesini bilmenin götün mimarisini bozmaktan daha makbûl olacağı sınırlar dahilinde kalmanın mantıklı olacağına kanaat getirdim.en azından öncesinde kafa yormak sonrasında kafa yormak ve sonuçlara katlanmaktan daha hafif daha hesaplı.

benim için küçük sizin için de küçük ama insanlık için muhtemelen büyük bir adım

umumi tuvalet kullanma
insanları olduğu gibi kabul etme
kamusal alanda şemsiye kullanma
oje sürme
zamanı kullanma ve tensel uyumsuzluğu ortadan kaldırma
yansıtma ve dolaylama olmaksızın iletişme
toplu taşımalarda koltukları kullanmak
bir biyolojik silah olarak bedensel atıkları ve onların yaydığı kokuları kullanmaktan vazgeçme
ben demiştim demeyi kendine borç bilmekten itina ile kaçınma
başkasının acısından keyif alırken kendini yakaladığında gereken cezayı uygulama
gibi konularda eğitim kurumları açılmasını talep ediyorum.

sustainable

karanlığa alışmış gözlerinizin birden ışık açıldığında nasıl irkildiğini hatırlayın üveyin karanlığından sonra burası bana çıplakmışım hissi veriyor. hatta küstüm çiçeği gibi kapanmamı tembihliyor.doğal ortama bırakılma öncesi biraz göz alıştırması yapmak anlıyorum ki farz

20100618

kemosentezden oksijenli solunuma geçtim.artık nefes alıyorum

20100501

my sassy girl


20100405

beni benimle bırak-ma!!!!


sene 2008 yine bir bahar mevsimindeydik.ama ruhuma sorsan hiç de böyle değildi.içten içe üşür müydü insan? ben üşüyordum.
biliyordum gidecektin biliyordum yaşamam ya da sevebilmem için gerekli olan o vucut ısısını alıp başkalarının nefesi olacaktın.
ve ben...
bana kalan bazal metabolizmaya geçmiş bir bedenle ısınmak için kibrit yakan kibritçi kız misail sıcaklığı başka bedenlerde arayacaktım.

bu soğukla yaşamak aylarımı aldı neredeyse bir eskimo kadar kabullendim mevcudiyetini ah pardon ya da yokluğunu mu demeliydim??
sonra dayanamadım bir gün aradım seni ne gariptir sen de ateşi insanlara veren prometheus misali hevesliydin yardımseverdin.hatta 118 80 reklamları gibiydin.herhangi bir köşeden çıkmaya meyilliydin.
bana geldin.
özlemle baktım yüzüne,oksijensiz kalan beyin nasıl saçmalarsa ısıya kavuşmuş beden de öyle erir bir anda. bunu belli etmemek adına kendimi leopar desenli çarşaflarıma sardım.varlığın karşısında bedenim sıvı olup akmak isterken ahu tuğba filmlerinden kalma o desen tutuyordu beni ,güçlü ve şuh kadın rolüme daha da ısınıyordum.
ısınmak demişken bunun varlığınla da alakası yoktu yeni yeni anlıyordum.

neyse kendimi ve cümlelerimi konuya yani sana bağlıyorum...
bu fotoğrafı sen çekmiştin hatırlıyorum.son kez bana ısını vermiştin. termal kamera olsaydı işte o dakika benim resmen bir ölü olma durumundan canlılığa geçiş halimi nihat beyan eşliğinde tasdikleyebilirlerdi.
öyle somuttu.

seni yine özlüyorum. bana verdiğin alev rengi anlamı sana göstermek istiyorum işte o yüzden photoshopta sırtıma beni bırakma yazdım ingilizcesiyle.
ama çok gerçekçi durmadı.güvendiğim bir arkadaşıma yollarım artık o dövmeymişçesine halleder bunu.
photoshop demişken 5 çıkmış,devir ne kadar depara kalkmış değil mi?

20100401

iade-i mim

Kendime dair şeyleri doğrudan şöyleydi diye hiç anlatamadım.hep dolayladım bunun sebebi de öncelikli olarak kendimi ve düşündüklerimi ciddiye almamamdır.bir diğer sebep tam da ergenlik dönemindeki erkek odaklı ve yoğunluklu günlüğümün abim tarafından okunması ve benle dalga geçmesidir.o sebeptendir ki bloglarımı akrabalarım yakın arkadaşlarım bilmez ya da öylesine bilirler.takip ettikleri ihtimali beni hep kilitleyen bir şeydir.ve tabi ki dalga geçilme korkusu da etkendir.o yüzden en doğrudan kendime dairlerim muhtemelen bu mim vasıtasıyla olacak.

a)Kendimi bildim bileli eşit zaman aralıkları ya da belirli bir düzende olmasa da kitap okuyorum.okul ve sınıf kitaplıklarından kitap çalmışlığım izin verilenden fazla kitap almışlığım ve bu konuda usulsuzluk yapmışlığım çoktur.bir ara suya bırakılan sünger misali ne bulursam emdim ve bu yaşımda o zamanların özlemini çekiyorum.özellikle ilk okuduğum kitabı hatırlamak isterdim ama hatırlamıyorum.ayşegül serilerini özellikle çizimleri yüzünden çok severdim.hatta hayallerim bu doğrultuda şekillenmiştir.hala bir hindistan ve muson mevsimi ve kutlamaları düşünecek olsam ayşegül hindistanda kitabındaki tasvirler aklıma gelir ve mutlu olurum.

b)ciddi bir özgüvensizliğim vardır.özellikle mesleğime dair başaramayacağım ya da ona layık olamayacağım korkusu yaşarım hep.insanların benden daha çok bilgi sahibi olduğu gerçeği hep aklımdadır bunu aşmak için girişimim çabam ya da hırsım olmamıştır ama.tanıdığım insanları hep benden üstün kabul ederim ya da benden daha iyi niyetli kabul ederim.ben hep karayımdır yani.bir sorun olduğunda benle alakalı sanırım ,ilk seferde düşünmesem bile geriye dönük sorgulamalarımda buna kanaat getiririm kendimi biraz yıpratırım.

c)çok ciddi şekilde imalat hatası olduğumu düşünürüm.en azından imalatımda deneysel yemek insanlarına benzeyen yaratıcının biraz da erkeklere mahsus özellikler kattığını düşünürüm.özetle kendimi hemcinslerimden farklı hissettim.bunda benden bir yaş büyük abimin ‘tyro’su yani co-pilotu,stajyeri,asistanı olmamın da büyük etkisi olabilir.özetle ben bir potpuriyim.

d)insanları bir baba evlatlarını nasıl severse öyle severim.yani asla bilmezler hissetmezler ama özellikle çok umursadığım insanları hep aklımda bir köşede tutarım.ama dediğim gibi bir baba kadar hatta kendi babam kadar soğuk davrandığım için insanlar onları sevmediğimi küçümsediğimi düşünür hep.ölüm ve türevi konulara bir şizofrenin vereceği tepkileri verebilirim.yani o kişiyi kaybetmek trajikomik gelebilir bana.ölümüne üzülme sebeplerim bile genel olarak farklıdır. Babamın çok hasta olduğu zamanlar annemin bu durumda perişan olmuş olmasına üzülmem ile akrabalarımın takdirini(!) kazanmıştım.hayır babam ölmedi.

e)18 yaşıma kadar yaşadığım kent ve teknolojiye yakınlığımız sayesinde(!) mtv nedir pek bilmem,toplasan 5 saat izlemişliğim yoktur yabancı müzikleri radyolardan 1 saat dinlerdim hatta trt1’deki pop saati ile pop müzik geçmişimi coşturdum. Şimdi muhtemelen alaka bulunamayacak olan ve köksüzlüğümün kanlı canlı kanıtı olan müzik zevkime backstreet boys kasetleri alarak başladım.ve evet britney spears şarkılarını ezbere de biliyorum.

f)asla annemin istediği gibi bir çocuk olamadım.özetle kolalı dantel gibi olamadım.bu bağlamda çok sorumsuz çok yıpratıcı bir insan oldum.bu konudaki başarı ivmem son 4 senede ziyadesiyle artmıştır.ama o da biliyor onun yetiştirdiği bir kız çocuğu tabi ki başına buyruk ,idealist ,mükemmeliyetçi ve huysuz olacaktı.
g)çok umursayan ama göstermeyen sorumluluğu poposundaki kazık kadar gerçekçi hisseden sorumsuz ve sorunlu playback’i yapan bir insanım.

*bonus track: gaudi gibi tasarladığım yapıyı düşünürken araba/tramvay/türevi araçlar altında kalarak ölmek istiyorum.

20100329

nasıl bulduysanız öyle bırakınız


Something broke inside my stomach
I let the pieces lie just where they fell
(Being with you is hell)

20100323

[ex·pec·ta·tion || ‚ekspek'teɪʃn]


çok iyi şeyler yapacağınızı bilen ya da çok iyi şeyler yapacağınıza inanan insanların bitmek bilmeyen,yıldırıcı ve yorucu beklentilerinin tam tersi bir etki yaptığını burundaki koku yorgunluğuna benzer bir şekilde sizin de beklentileri karşılama konusunda bir duyarsızlık geliştirdiğinizi anlamaları gerekiyor. zira en amiyane tabirle el şeyi ile gerdeğe girmek olarak tarifleyebileceğimiz bu durumun hem uzun hem de kısa vadede ne beklenti sahibine ne beklentilerin hedefindeki kişiye ne de 3. kattaki hacı teyzeye faydası yoktur. eğer anız yakmanın toprağı daha bereketli kılacağına inanıyorsanız durmayın ve hatta devamını getirin güneş yanıklarınızı diş macunu ile tedavi edin.bel soğukluğunuzu köpeklere tecavüz ederek iyileştirin. ama bilinmesi gereken ama bilinmeyen ya da bilinmemesi için çabalanan şey şudur ki yapılması gereken değil farz olan kayıtsız şartsız kanun olan şey insanı yani toprağı sadece nadasa bırakmaktır.
duymak ve itaat etmek konusunda başarılı olan insanlığın bu konudaki başarısının devamını beklenti konusunda da göstermesini bekliyorum sevgilerimi yolluyorum.
olmadı guerilla girls benim yerime yanıt versin, görseli algılamada daha başarılı olduğumuzu dikkate alırsak çok daha başarılı bir anlatıma imza atmış bile olabiliriz.

20100318

25

bu ayrılmanın eski kromozomlar bir yana , yeni kromozomlar öbür yana gittiği anlamına gelmediğini, burada belirtmek gerekir, çünkü daha önce açıklamadıysam hemen açıklayayayım, her çubuk kalınlaştıktan sonra, uzunlamasına ikiye ayrılmıştı., onun için hepsi aynı biçimde eski ve aynı biçimde yeniydi. Bu önemli, çünkü az önce yinelemek yüklemini kullandım ve ifadem biraz anlaşılmaz oldu,bu nedenle yanlışlıkla özgün bir çubuk ve onun sureti başka bir çubuk olduğu dşünülebilirdi,ayrıca, o cümle tam yerine oturuyor olsa da, içinde kullandığım 'söylemek' yüklemi de oldukça yersizdi, çünkü söylemek için söyleyen bir kişinin söyleyecek bir şeyinin olması gerekir, ama böyle bir şey o zaman söz konusu ile olamazdı. Sizin anlayacağınız,aşık olmanın yarattığı ruh hallerinin belirsizliğini iyi tanımlamak zordur. Bir boşluğa sahip olmak için neşeli bir sabırsızlık duyuyor,boşluktan karşıma çıkabilecek şey için yanıp tutuşuyor,aynı zamanda sabırsızlık ve büyük istekle beklediğim şeyden hala yoksun olmanın verdiği acıyla,potansiyel olarak iki misli büyüfüğümü hissetmenin,ama yine de ona sahip olamamanın ,onun potansiyel olarak başkalarına da ait olduğunu düşünmenin verdiği korkunç acıyla kıvranıyordum.'işte aslında gerçek şuydu ki durup durup bu hislere gark ediyordum bünyemi.bilmiyorum bu kısımları okuyup evet bunlar metinin genelinden farklı şeylerden bahsediyor diyerek ayılacak mısınız ama bu şekilde daha rahat dışavuracağıma inanıyorum.25. saniye tadında bir şey diyelim.toparlayalım bu tırnak içi metinin söyledikleri ve sadece okuyabilenin anladığı kısım ile anlatamadıklarımı topladığımız zaman ortaya çıkan şey oluyor benim için aşk.' Potansiyel olarak bana ait olan bir şeyin potansiyel olarak başkalarına da ait olduğu düşüncesine katlanmanın verdiği acı, bu doymak bilmez kıskanç acı öyle bir doluluk hissi veriyordu ki, aşkın yalnızca acı olduğu düşüncesini doğuruyordu, yani doymak bilmez sabırsızlık,kıskanç umutsuzluktu, bu sabırsızlığın yarattığı isyan umutsuzluğun isyanıydı, umutsuzluk kendi çevresinde debelenerek daha da umutsuz hale geliyordu ,her umutsuzluk taneciği kendisiyle aynı taneciğe bakışımlı dizilerek bulunduğu durumdan çıkıyor,daha kötü bir duruma düşmek pahasına,eski durumunu parçalayıp yok ediyordi.

20100315

pendulum


time fuckin' flies
make a fuckin' statement
take a fuckin' chance

20100302

idrak ekspres


size çok değer veren ama iletişiminizin minimum olduğu insanların onların hayatlarında olmanız için ısrar etmesinin sebebi sizi şakül olarak kullanmak suretiyle kendilerine çeki düzen verme planlarıdır. bu gibi durumlar sayılıdır ve genelde ağır pişmanlık ya da insan kaybı sonrasında yaşanır.varlığınızı kendilerine hatırlattıkları vakitlerin haricindeki her hoşlarına gitmeyen ama kendilerine bunu itiraf edemedikleri eylemleri genel olarak onlarda kutsal kitap yanında günah işlemek ile paralel bir his olduğu için sadece pişmanlık yaşamaya izin verdikleri zamanlar sizinle iletişirler. kalan zamanlarda varlığınızı görmezden gelirler.

20100130