20071231
yani
frank sinatra/i did it my way.
ahahahahahaha
***yolladığım saatte bilgisayar saatime göre yeni yılıma girmiştim.bana ne.
&%/&^+&%(=)()=(=?)(?=)
sinirlenmek deyince,sinirlendiği zaman üşüyüp titreyen kaç kişi var?
ve tabii ki daha fazla yazmak da lazımdı ama ket deniyor buna işte olmadı set.
ama sansürsüz ancak şunu yazabilirim ,düşünmekten kabız oldum,düşünsel yönden kabız oldum.
Laleli Baba gel de bir sırtımı sıvazla,padişah gibi gözden çıkarılacak bir tahtım yok ama kişisel rahatsızlıklarımın çevreye kamusal rahatsızlık vermesine tanık olmaktan insanları kurtarmış olursun.
Her şeyin karşılığı madde olacak değil ya biraz da amme hizmeti yapmalı.
Zero 7 / Home
Sezen Cumhur Önal-vari bir uğurlama yapalım.Geceye bu parça ile elveda diyorum.
Çok da anlamlıdır,anlamlandıramayan çok sevgili domuz ve ek olarak öküz kişiye de selamlarımı yolluyorum.
20071230
The Departed/a.k.a Köstebek
Arkadaşlar üşenmemiş filmi özetlemiş.Çok da güzel olmuş.
Ve bu da Amerikan polislerinin klişe alikıran başkesen tavrının filmdeki somut örneği amca-ları-mızın bol küfürlü 3 dağıtan sahnesinin toplaması. Bunu da seveceksiniz.
Görsel Hafıza
Gün geçmesin ki kendimizi daha kötü hissetmemize imkan verilmesin.Her daim maymunlara şempanzelere sempati beslemişimdir,onları hor görmekten çekinip fıstık attığımda el çırpmalarından yola çıkarak onu aptal belleyip üstünlüğüm karşısında keyif almaya yeltenmekten kaçınmıştım.
Çünkü biliyorsunuz Evrim Teorisi-evet ya da hayırını sorgulamıyorum- nedeniyle insanlar ataları sandıkları ya da sanmak istemedikleri bu memelilere kin beslemekten öte dalga geçerek tatmin olmakta-en azından en öküz olanları-
Stumble Upon sağolsun ki rastgele denk getirme özelliği sayesinde yukarıda linkini verdiğim durumlardan da haberim oluyor.
İzlemelisiniz,ben daha sayıların nerelerde olduğunu idrak edene kadar hayvan tıkır tıkır gayet rahat bir şekilde sayıların yerini onayladı.Devamını izlerseniz bir insanoğlu aynısını yapmaya çalışıyor ama o başarısız oluyor.
Ey insanoğlu izle sonra titre ve sonra kendine gel!
**Görsel hafızanın göreli olduğunu biliyorum
20071229
sürpriz
20071228
Dolls
Takeshi Kitano'nun yine yapmış dediklerinden.
Bu filmi subliminal textlere benzetiyorum.
şimdi subliminal text nedir derseniz açıklayayım-çok tarzanca olsa da-;herhangi bir şeyin içinde gizli olan mesaj oluyor.Mesela x-files'da vardı ,siz televizyn izlerken gözünüzün farkedemeyeceği hızda satırlar ya da görseller geçiyor ve siz onun idrakına varamasanız da beyniniz onu algılıyor ve orda yazıyor eğer komutu uyguluyor vs vs.
bu filmde de bana göre subliminal metin ya da duygu var.yani çok basit,bir şekilde izlediğinde 'bu ne ' dedirten bir akışa sahip ama sonra sahne sahne dank ediyor insanın aklına,beklenmeyen bir anda,belki renkler,belki müzik,belki mimik ama bunu beyninin kendini yormasına izin vermeden yaptırıyor.
* bu görsel de filmin girişinde yer alan ve filmi oluşturan 3 hikaye ile kesinlikle alakalı olan ama bunu farkedemeyeceğiniz kukla sahnesinden bir kesit.
Birazcık HAYVAN ol arkadaşım (!)

Galiba 8 yaşındaydım mahallede ÇOCUK PARKINDA bir adet boğa kesiyorlardı ve ben de tüm o haşinliğimle dayanabileceğimi sanıp ve hatta 'amca bana bişi olmaz' diyerek kesimi izlemeye çalışmıştım.Sonra zaten bayılmışım.
Neyse kendimi bildim bileli hayvanlara eziyet edildiğinde çıldırıyorum,Panter Emel kontenjanına geçiyorum ama insanlara saldıramayıp ,olayı içimde yaşayıp kahroluyorum.Çok zor ağladığım bir gerçektir ama herhangi bir hayvana eziyet edildiğine şahit olduğumda ağlayabilip ,televizyonda izliyorsam televizyonu kırmaya yeltenebiliyorum.
Hayvanlardan korkmak başkadır ama hayvanları sevmemek daha tarifsiz bir şeydir.Yani bir insan neden bir hayvana durup dururken zarar verir ya da bir insan neden kurban edeceği bir hayvana eziyet eder.Bu nasıl ibadet anlayışı ya da sen nasıl müslümansın amca? soruyorum.
Yazılar okuyorum , küçük çocukların önünde kesmeyin,eğer onunla yakın temas içindeyse kesildiğinden haberi olmasın vs vs , hadi bunlar kabul edilebilir şeyler ama anneniz ya da babanızın o sevdiğiniz hayvana bir de eziyet yaptığını görseydiniz nasıl tepki verirdiniz?
Ben galiba ailemden nefret ederdim.
Şükür ki bu konuda duyarlı ve duygusal bir aile sahibiyim,gördüğü kediyi tekmeleyen bir annem olsaydı muhtemelen o öldüğünde mezarına bile gidip ağlamazdım-BU DERECE CİDDİYİM-
Gerçi ailemizdir diyerek ne de olsa nefret etme şansımız olamıyor,hatta nefret ettiğimiz an kendimizden nefret ediyoruz. Değil mi?
Çok ahkam kesen insanların oluşturduğu milletiz ,insanlığa ya da insanların insanlığına dair çok güzel ahkam kesebiliyoruz ama insan olmanın özünde ne olduğunu muhtemelen bilmiyoruz ya da bilmek istemiyoruz.
Uygulamaları prosedür gereği yaparken baştan savmaya o derece alışmışız ki insan olmak ya da tüm dinlerin gerektirdiği şekilde iyi insan olmak kısımlarını hep es geçiyoruz.
muazzam seneler
insanın içinde bazen kırıntı kadar olsa da insanlık ve iletişim hevesi kalıyor.
bu sanatçıyı Brandon sayesinde tanıdım sonrası zaten geliyor,tek şarkı ile kalamıyorsunuz araştırıp fazlasını ediniyorsunuz.
ve ben de istedim ki buruk ya da tariflenmeye açık zamanlar geçirenler varsa eğer bu videolar size belki kılavuz olabilir.
Craig Armstrong feat Liz Fraser - This Love
Craig Armstrong - Paris
Craig Armstrong - Armageddon
sonrasındaki sessizliğinizin keyfini çıkarmanız dileğiyle.
20071226
hand me the key you fucking cocksucker
bu video the usual suspects filminden bir kısım.Günlerdir hatta haftalardır başlıktaki cümleyi tam da Kevin Spacey vurgusu ile tekrar edip duruyorum sonra iki numaralı arkadaşın yani Michale Mcminus'ın(Stephen Baldwin) cümleyi okuyuşunu hatırlayıp insanların deli bu demesine imkan sağlayacak şekilde gülüyorum.
Pollyannacılık değil ama galiba her saçma durumda böyle maymunluk yapabilmeyi becerebilmek gerekiyor
m-imleç
mimleme olayı galiba yakın zamanda çıktı ya da ben yeni haberdar oldum bir şekilde keyifli bir şey ama önce mimlediğiniz kişinin mimlendiğini idrak etmesi durumu var o kısımda artık dumanla mı haberleşirsiniz,adını göğe mi yansıtırsınız bilemiyorum.
Cevaplanacak Sorular:
1-Blog yazmaya ilk defa nasıl başladım?
2-Blog yazılarımın konusu belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum?
3-Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?
4-Blog yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?
5-Blog yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim?
bunlarmış.
Şimdi vakit kaybetmeden cevaplayıp topu keyifle başkalarına atmaya hazırlanıyorum:)
1) Blog yazmaya esasında neredeyse 1.5 sene önce başladım ancak herhangi bir blog servisini kullanarak yazmaya ise Ekim ayında başladım.
2)Son derece rastgele ve son derece amatörce yazıyorum.Esasında amatör kullanımı anlamını karşılamayacak bir beceriksizlikle yazıyorum.Günlük olmasın ama bir şekilde benle alakalı olsun tavrının hakim olduğu gel-giti bol olan yazılar.
3)Herhangi bir şeyden feragat etmiyorum çünkü zaten estiği saniye yazıyorum,olmadı not alıyorum sonra yazıyorum.
4)Blog yazmanın amacı kendini ifade etmektir bir şekilde kim ya da nerde olduğunu bilmediğiniz kişilerden sizinle benzer olanlara temas edebilmektir ama bunu populer bir kaygı ve blograzzi'de gördüğümüz gibi saçmasapan şekilde yapılmasını da saçma ve gereksiz buluyorum.Bu bağlamda ara ara populer kaygımın kurbanı olmama ramak kalıyor olsa da kendimi toplayıp düzensizliğimin içindeki düzene geri dönüyorum.
5)Bilemiyorum ancak tek bir blogla yazmayı ne kadar sürdüreceğim konusunda kesin bir cevap verebilirim sadece.Birden fazla bloga bölünüp düşüncelerimi disipline edip böylece konuya göre araştırma yapıp kendimi geliştirmeyi hesaplıyorum 3 vakte kadar.
şiirim geldi bırakın beni
esasında bu görselin Savaş Dinçel'in ölümü nedeniyle burda yer almış olduğunu düşünebilirsiniz ama genel olarak şu saçmasapan ruh halimdir burda bulunmasına sebep.
ve sonra Savaş Dinçel'in ölümünün günlerdir ertelediğim etkisi ile hissiyat açısından şaftımda daha fazla kayma oldu.
Ölmesinden korktuğum,onun yüzünden korkarak gazetelere baktığım bir kişiydi.
Vakitin çok geç olmasının götürülerini gör-e-meden öldüğü için sevinçliyim aslında. Ama özleyeceğim aşikar.
20071225
düzensizliğin düzeni :?
bazen sadece kokular anahtar oluyor ya da onların anlamlarının saklandığı yerler oluyor bazen de herhangi bir parçadaki herhangi bir saniye,herhangi bir ses bunu sağlıyor.
düşünüyorum ne yazabilirimden öte nasıl yazabilirim, nasıl anlamlandırabilirim kısmını.
bu bir görüşme için en iyi milyon adet kıyafetinizi deneyip,hiçbirini o gün baktığınız gözlerinizle üstünüzde yeterli görmeyip,en sonunda en kötüsünde karar kılmanız olasılığının ve korkusunun olması oluyor-en azından bende-
korkuyorum çünkü tariflemeye çalıştığım an yeterli ve hatta layık gördüğüm kelimeler o durumu yeterince anlatamazsa ,ben de anlatmak istemediğimi anlatmışken kendimi bulursam bu benim için can sıkıcı olur.
demeye çalışırken konuyu uzatıp hala daha tariflenemediğini tariflemeye çalıştığım o ki anlatabilmek istemiyorum , anlatabilmelerimin yeterliliğini sorgulamak için ''anlatabildim mi?'' demek de istemiyorum.
bazı şeyler kalıplarımıza sokulmadığı zaman sanki kişisel tarihimizde daha aktif oluyor,unutulacakmış kaygısının tam aksini ispat ederek sürekli su yüzünde olduğu için unutulamayan olmayı icra ediyor.
işte bu yüzden gak guk diyerek, bunca kelime ile lafı uzatarak anlatmanın A'sını bile icra etmiyorum.
bırak dağınık kalsın derler ya öyle bir şey.
aklıma bir cümle geldi ,kızı Burçak Çerezcioğlu'nun ölümünden sonra Mehmet Çerezcioğlu şöyle demiş;
-karışık bir odada yaşanmışlık vardır,ben düzeni severdim, al işte!
böyle işte.
göç
20071209
pes dememek için bir adet es

ne zaman bende mevcut olana layık olduğumu düşünürüm hatta ona layık olduğuma emin olurum işte o zaman geri dönerim.
şimdi yağmurlu bir havada,su seviyesinin yükseldiği,insanları ıslatmaktan orgazmik keyif alan araçların geçtiği bir yolda şemsiyesiz ve elinde çok önemli dosyaları olan bir insan olarak yürüme zamanı.
bakalım becerebilecek miyim?
*foto olmadan çağrışamıyorum sanki.
**nasıl da dolaylı anlattım da amacıma ulaştım
***bir insan günlüğüne neden dönücem yazar mesela? ve ben neden onun gibi bir şey yapıyorum?
bilmiyorum.
her neyse
şimdi i.g.i
Estetik operasyonlarla surat ifadelerinin birbirine benziyor oluşunu geçtim artık gariptir Kıyafetlerin Kızılay’dan dağıtılmışlığı da ,hani robot resim çıkarılması istense, en az 50 kişiyi aynı ifade, duruş ve yüz hatları ile algılatmaya sebep olacaktır.
Üniformalardan yakındığımız zamanlara sırtımızı dönercesine resmi olarak üniforma adını almamış fiili olarak da bu işi çok harika götüren kıyafetlerle tam da 19 mayıs törenleri flama çalışmalarında belli açıdan bakıldığında aynı renkte görülmesi istenen kısımların aynı renk ve bütünlükte görüldüğü durumlarla yarışır olduk
Ay’ı geçtim çin seddinden sonra sağdan soldan ve hatta 2 metre tepeden bile görülebilen yegane şey üniformalarımız
Heil hitler yerine
Heil marka demek de son derece yerinde olabilir.
20071208
vista
İnsan gözünün vistası yani görüş açısı üst seviyede 27 derece
Alt seviyede ise 42 dereceymiş.
Acaba gördüklerim ya da algıladıklarımın ne kadarı bu derecelerin hakkını veriyor orası muallak
Üstüne sezon sonu indirimden aldığım artık bana birkaç beden küçük gelen önyargıyı ve tez canlılığı eklediğimde gandalf’ın 5. Günün şafağında rohan ordusu ile doğudaki tepelerden inişindeki haşmet, heyecan ve çoşkuyu aratmayan ortam yaratılıyor
Hatta ben diyeyim polat alemdar vari bir cendere parçası fonda
Sen de miroğlu haydarinna rinna rinna rinanay
Sonrası ise ineklerin bile merkezine girdiği an havalarda uçuştuğu bir hortumun sonrası
Muazzam
Muhteşem
Gösterişli hatta şatafatlı ancak 1/8’lik bir yarar oranını bile beraberinde getirmiyor
homme
bir ayda ortalama 7 gün kanayıp ölmeyen bir yaratığa-kadın demeye getiriliyor- nasıl güvenilir?
düzeltiyorum hayatının bir çok anında kendine bahşedilen 2 beyinden aşağıdakine sık sık kan pompalatan, dengeleyemediği için yukarıya yeterli gelemeyen kan nedeniyle gitgide ahmaklaşan ,bunu bildiği halde devam eden bir erkekle -ona güvenmeyi bırakıyorum- nasıl muhatap olabilirim?
neyse bu da pek feminist bir tavrın bayraklısı olmaya işaret oldu.
her haliniz tarafımdan kabuldur ne de olsa xx xy çaprazlaması ve küresel ısınmanın spermlerinize etki etmesi nedeniyle azalıyorsunuz.
değerinizi bilmeli,güneşten korumalı,7den fazlanızı üstüste istiflememeli,koku ve nemden korumalıyım:)
and içerim.
*düzelte düzelte bir hal oldum.odama gidip bu hatalarımı düşüneyim.
mutfakta biri mi var?
Bu da neden sürekli yakındığımızı,yakınmamızdaki amaçsızlığımızı,yakındığımız zaman bir çözüm olmayacağını kabullendiğimizi gösteriyor.
benim merak ettiğim kaçımız bunu bilmeden yapıyoruz,kaçımız bunu farkedip doğal seleksiyon vasıtayla çıkıntı olarak algılanmamak için bilerek isteyerek yapıyoruz?
aslında sanmıyorum da bu gibi olumsuzluğu sürekli kendisiyle birlikte tutmak isteyen bilinçli bir ruhun olabileceğini.
bunların hepsinin nedeni kedidir kedi.
hatta mutfaktaki biri'dir.
sonra?
sonrası hep aynı şeyleri yaşıyorum tadında polise öğrenişmiş çaresizlik ihbarları
maymun iştahı
Sezon sonu indirimden tabi ki size en yakışanı alacaksınız kesinlikle doğru ama sezon sonu indirimden u z u n vadede hayalkırıklığı almak ne derece mantıklı?Yatırım konusunda biraz ailelerimizin problem çocuklarıyız korkarım ki.
Halbuki öğrenmek lazım.Kabullenmeyi öğrenmek lazım.Konunun merkezine teğet geçmeye başladığımı anladığım dakika ben de bunu engellemeyi öğrenmeliyim.
Nerde kalmalara en yakın noktada kalmıştık?
evet bence de çok tehlikeli bir farkındalık.Esasında kim olduğunu bilmek ama belli etmemek ile alakalı.
1. dereceden alakalı ama ne yazık ki yangında öncelikli olarak kurtarılmaması gereken bir farkındalık.
20071205
Aman yarabbi
Kanaldan kanala geçiş yaparken bir şekilde bu kanalda yani Kral Tv'de kalmışım(tamamen tesadüfi diyerek açıklamak zorunda hissediyorum kendimi) Neyse efendim sonra beter bir ses duymamla maalesef saçmasapan her şeyi bünyesine katma sevdalısı hafızam atağa geçti ve pür dikkat klibi izlemeye başladım.Bir şekilde ilgi çekmesi çok zor gibi görünüyor ancak eğer son 1 2 dakikasına denk gelirseniz eminim ki siz de takılıp kalacaksınızdır.
Şimdi klibin içinde mevcut olan durumları listeliyorum bir kaç görsel ile de algılarınıza daha başarılı bir şekilde hitab edebilirim
evvet;
eller:Arkadaşımızın elleri isyankar bir eda ile kapanıp ,açılıp, yumruk yapılır,önündeki cama hınçla vuruyormuş gibisinden tavır içine sokuluyor.Sürekli hareket içindeler ve genel olarak her an bir şeye saldıracakmış hissiyatını bize monte ediyor.
tren yolu:artık gidenin gitmişliğini göstermek için tren,tren yolu,tren garı,tren garındaki tabelalar vurgulanmakta ve tabi ki ara ara ritmik olarak şarkıya tat(!) veren benim kalkış sireni olarak adlandırabileceğim ses katılmakta.Yani vakit geçti gitti,son tren de kalktı kalkacak sen klibinde parçalanmaya devam et yiğidim tribi.
Cam ve yağmur:delice yağmur yağıyor ,arkadaş camın arkasından yukarıda bahsettiğim şekilde isyankar tavırlarla seyrimize sunuluyor cama avuçlarını bastırıyor o esnada anlam veremiyorum camı okşuyor mu kırmak mı istiyor ama klip boyunca muhtelif aralıklarla camla temaslarından kaçınmıyor.
tren rayları: bu arkadaşımız kedi kontenjanından çok canlı çünkü klip içinde kendisini bir kere de tren raylarında güneşleniyormuşçasına sereserpe serilmiş belki de ölmüş olarak görüyoruz.
yağmur yağdı
gözlerim ıslandı
sebebi yağmur değil
zaten ıslaktı
gibi bir kısım da mevcut şarkı içinde,bu benim hayata daha sıkı sarılmamı sağlamadı değil Allah sizi inandırsın.
şimdi de sıra görselli anlatımlarımızda;


tamam diyoruz ,neyse bir şekilde sindirebiliriz diyoruz ama arkadaşın birden belden yukarısı çıplak,kataloglara poz veriyormuşçasına fiziki görünüşünü dayattığı,yağmur altı ağlayıp kendini yerlere vurma sahnesi ile karşılaşıyoruz,neden böyle bir şey yaptığını anlamak istemiyorum belki de, ama lütfen çaresizlikten öte kol kaslarımı da hazır klip çekiliyor göstereyimci tavıra biraz daha dikkatli bakın.

Anlayamıyorsun neden bir insan böyle bir şey yapsın ya da anayolda yuvarlanan tekerleğe denk gelip onu tekmelemeye çalışsın.
Bu da böyle bir aksiyon diyerek diğer kareye geçiyoruz

Bunun evveli de var tabi ama bu daha belirgin.arkadaşı bir şekilde bir adet minibüsün altında görüyoruz ,sanırsınız ki şöyle bir gölgenden faydalanayım diyerek altına geçmiş arabanın ama daha sonra şöförün kahretsin birini ezdim gibisinden kafasını elleri arasına almasındna anlıyoruz ki arkadaşı ezmiş ,tamam bu da kabul ama daha sonra kahramanımızı
yukarıda gördüğünüz gibi arabayı yumruklarken görüyoruz bu noktadan sonra zaten anlamaya çalışmam son buluyor,umuyorum ki sizin de böyle olacak.
Klibi lütfen baştan sona izleyin,özellikle 4.20'den itibaren izleyin.Sonrasında eminim ki hayatınız size daha anlamlı gelecektir.
Öperim.
20071204
bana da lo lo lo yaparsın artık
hadi hadi biliyorum ki hepiniz biliyorsunuz
ya da bir çoğunuz gerçekten revaçta olanı beğenmek konusunda şartlı reflekslerinizi devreye sokuyorsunuz.
akma kokma sınırı
neden beklemeli
neden tolerans aralıkları arasında olmayan bir istismara tahammül edilmeli ya da tahammül ediyormuş playback'i yapmalı ama aslında öyle olmadığını ifşa eden parmaklara bakarak düşünsel boyutta gizli siniri yaşamaya mahkum edilmeli?
evet birileri böyle zamanlarda geliyor beyninize bir adet f tipi kuruyor gidiyor
hareket ve hakaret alanınız kısıtlı
şöyle yayıla yayıla tuvalet sefanız yani kişinin ya da durumun içine SIÇMA durumunuz olamıyor.
volta atamıyorsunuz çünkü sinirli değilmiş gibisinden bir ifadeniz olmalı.
velhasılkelam
sabrettiğimi gördüm canım sıkıldı,sabrettiğim anların bana potansiyel ülser adayı olma konusunda yardım ve yataklık yaptığını gördüm daha bir canım sıkıldı,
üstüne üstlük bunların sebebinin yine yine yine ben olduğunu idrak etmek zorunda kaldım işte buna çok daha fazla canım sıkıldı.
bakalım bilmem kaç zaman sonra bugünleri hatırlayıp evvel zamandaki günlerimi hatırlayışlarımdaki hissiyatlara eşitlenme ve uyumun zirvesinde fink atma imkanım olacak mı?
bir tümörüm olursa adını sabır koyabilirim.
20071201
Saatleri Ayarlama Enstitüsünde Şaibe Yaratmak İstiyorum

buna baktığımda endirek şekilde muse/time is running out geliyor bir de nedense.
burda yapan kişi zamanın ne kadar depar atmayı seven olduğunu somut hale sokmuş gibi görünüyor.
hani şu bilmemkaçıncı olarak tamamlama şerefine bile nail olamadığım zamanla yarışma olayı,bilmemkaçıncı son derece geleneksel maratonu.
-i'll catch you later-ben seni daha sonra yakalarım,sana yetişirim-
ya da
-are you coming?-geliyor musun?
sorusunu yanıtsız bırakıp,duymayıp işimle-o da genelde kaygılanmak olur- zamanın benimle aynı noktada başlayıp, sürekli matematik derslerinde gözümüze sokulan çemberin etrafında 500 kere dönmüş olmasını görmek nasıl keyifli anlatamam
halbuki ben
-are you coming? kısmına
en ingiliz aksanı ile 'of course' demeyi çok isterdim.
hala da istiyorum Allah sizi inandırsın.
Açıkçası ben zamana yetişemediğimi görmek istemiyorum,onun koşusunda ayakları altında ezilen olmak burdan sabah uykusu gibi cazip görünüyor.
*
milenyum eklerler: görselin bulunduğu site budur
Hayvan Çiftliği Reloaded

diyor George Orwell.
Sonra bu görsele bakıyorum some animals kısmını karşılayan kısımdaki domuz ile insanın evrimleşmiş hali olan domuz arasındaki 7 farkı bulamamaya çalışıyorum.
Nitekim bulamıyorum da.
Bir arkadaş hepimizin cinsiyetsizleştiğini söylemişti bana göre bunun sonu fiili hayvanlığımızın resmen ve fiziksel olarak ,şu hep tenkit ettiğimiz domuz hayvanına dönüşmektir.
Ve bunun islam dini ile falanla filanla uzaktan yakından,sağdan soldan alakası yoktur.
Bir de bana göre insan doğal seleksiyonda galip gelen falan değildir.
Rakiplerin ve fillerin altındaki çimenler misali önemsiz görünen,dengeye elzem katkılar sağlayan diğer canlıların yok edilmesi ne derece doğal seleksiyonda galip gelmek olabilir ki?
Bu sadece kısa vadede öyle görünen kazanç,uzun vadede ise kayıptır.
Kaybımızın,başarısızlığımızın kutlamalarındayız bunu da kayıpları katmerleyerek yapmaktayız.
Özetle ne yapıyorsak bunun en iyisini yapıyoruz.
Yok etmenin,çuvallamanın,düşüşün,felakete sebebiyet vermenin.
Çok güzel organizmalarız biz,çok.
20071126
en
bu aynı yeni kalktığınız yatağın sıcaklığı gibi.
dönmek istiyorsunuz çünkü o sıcaklığı hatırlıyorsunuz ama dönemiyorsunuz neden işiniz oluyor.sonra bakıyorsunuz yatak soğumuş
ha yatak soğumuş ha kendinizi bu konuya istinaden doyurucu şekilde düşünebildiğiniz için mest eden düşünce kaybolmuş
nazarımda bir fark yok
bu bağlamda ne diyoruz
bir sana* doyamadım bir sabah uykusuna ya da o yatağın sıcaklığına
*2. tekilimde hevesi kursağımda kalmış düşüncelerim mevcut.
** yeltenicem ,yapıcam edicem yazışlar bir şekilde rahatsız ediyor ama gezeceğim ,göreceğim,görürsün sana neler edeceğim gibi uzatmak da beni yorabiliyor.iyisi mi siz çoktan seçmeli bu blog ortamında size uyanı,uyduğu için koyanı seçin.
20071124
ve her türk devletinin kaderinde olduğu gibi bu devlet de bölünecekti...
yeterince kişisel sağaltmaları yapıp düzlüğe varmış olmalıyım bile.
ee bu dakikadan sonra bölünelim ki çoğalalım değil mi
değil mi?
daha fazlasını isteyin tabi
ama önce bekleyin
film başlamadı
önce relaks
öperiz
duygusallğımın dekoltesi
yavaş yavaş abisi.yavaş yavaş.
reklam yapmak hastalıklı bir zevk bahşediyor
siz de edinin.
kâr zarar problemi
bir günü diğeriyle,diğerinin önceki günüyle,diğerinin öncekinin önceki günüyle,diğerinin önceki gününün önceki gününün öncekisiyle,diğerinin önceki gününün önceki gününün önceki gününün öncekisiyle aynı olan ne yapmaktadır?
lütfen acımasız olun ve söyleyin.
20071123
ağlayan çocuğa meme vermesinler lütfen
ama yapmıyorum.
insanlara göre toplum ortasında ağlayabilmek cesaret işidir,bunu yapan cesurdur hatta erkekse ağlamaya yeltenen gerçek erkektir falandır filandır.
YOK ÖYLE BİR ŞEY.
ben insanların bir başkasının acısından orgazmik keyif aldığını düşünüyorum,ağladığınız ,sızladığınız acınızı onların anlayabileceği bir alfabe bile tanımladığınız her an onlar için daha anlaşılır daha kabul görülebilir olacaksınız.
ağla yavrum ağla ,açılırsın.
tabi ağladıkça hatta ağlamamla geçen sürede boyunca siz de bana acımak,benim için endişelenmek için yeterince zaman harcayabilmiş olun ,bundan hem keyif alın çünkü acı insanı güçlendirir bir şekilde herhangi bir şeye inancı güçlendirir,hem de düşünme şansınız olur.empati yaparak, bir durumu tecrübe etme şansınızı kasten kaçırarak yaşamış kadar olursunuz,insan üzerindeki etkisini görmüş olursunuz.
bedavadan hayat tecrübesi al işte!!
benim illa ağlamam mı gerekiyor düşünülebilmem için,illa sümüğün ve gözyaşının bir şekilde beni boğması mı lazım?
ben bu kadar zorlanıp ağladıktan sonra rahatlamam şart olacak ki hep öyle olur sonrasındaki o rehavet ağlamamın nedeni olan şeye katkıda bulunacak mı?
HAYIR
aslında kişisel gelişim için acı çekilmesinin şart olduğunu düşündüğüm,insanların bu gibi durumlarda meramlarını anlatamayıp kudurmasının içe dönüş yapıp kendini bulma çabasında etkin olduğuna inandığım için böyle düşünüyor olabilirim.
ama açıkçası burunlarına ya da gözyaşı deliklerine hatta giderlerine kumandalı bir musluk takmışçasına zart zurt ağlayan insanlar görmek rahatsızlık vermeye başladı.
ağladığımız zaman hiçbir şey düzelmiyor neden anlamıyorsunuz?
sadece o insanın sizin acınızı kullanmasına neden oluyorsunuz.elinize geçecek olan bir iki saçma söz olacak bunlar da üzülme,dert etme,ah canıııııııııııııııııııııım,kıyamam derinliğinde(!) kalacaktır.
ben ağlamayı reddeden bir insanım ne umuma açık yerde ne de kendi başıma kaldığımda.
ağlayamamak güzel bir şey, sorunlarınızı ayakta tutuyor ve odaklanabiliyorsunuz,devinebiliyorsunuz,çağrışıp, ağlamanıza engel olsun diye aklınıza başka başka şeyler getirmeye çalışıyorsunuz,boğazınız acıyor belki ama bu ağlamanız sonrasındaki o acıdan daha fazla değildir.
ne zaman ki ben ağladım ,ağlamanın verdiği o GERİZEKALI rahatlığın getirisi olan her şey düzelecek umuduyla başbaşa kaldım,
sonra ne oldu?
hiçbir şeyin düzelmediğini gördüm ,en azından ağlayarak
halbuki bir şekilde bu tıpaladığınız sorunun musluğunu biraz açtığınızda az da olsa rahatlama hissediyorsunuz bunu da sorununuz -kamusuna- mal etmeye yelteniyordunuz değil mi?
işte bu noktada ağlamanın hatta gözyaşlarının çok kaypak,çok ibne ve çok düşman devletlerle işbirliği içinde olduğunu söylerim.
ağlamayacaksın ki odaklanacaksın,
hele ki umuma açık yerde ağlamayacaksın ki insanların saçma sapan acımalarından mahrum kalacaksın,onların yersiz desteklerinden uzak kalacaksın.
sorununu sen çözene kadar dış güçlerin getirisi olan hiçbir umuda bel bağlamaycaksın.
ağlamamak kabız olmak gibidir,potansiyelinda barındırdığı her şey senin tarafından şekillendirilebilir.kin olur,intikam olur,yazmak olur ya da başka bir şey
ama ağlamaya başladığın an bu potansiyel kaybolacaktır
sonrası?
bir başka ağlayamamaya kadar depolanma süreci.
hadi bakayım
20071122
terminus
Bu kısa film Kanada yapımı ve Toronto Film Festivalinde ödül kazanmış
burda kendisi ile ilgili ayrıntılı bilgi mevcut.
20071121
ya da boş zamanında seni sorunlarınla başbaşa bırakayım nezaketini gösteriyor kendileri.
20071120
yalvar-t-mak

bir kere söyledin mi aciz olduğunu,bir şeye ihtiyacın olduğunu bunu ağdalı bir şekilde sürekli gözlere sokmanı isterler.
aslında buna şaşırmıyorum,uzun süredir insanların bir başkasının acısındaki şiddetten hastalıklı bir zevk aldığını farketmiş bulunuyorum.
ama neden tenkit ettiğin bir durumun sürekliliğini tetikleyici şeyler yapılır?
düştüğünü söyledin mi?o zaman fazlasına da katlanmalısın,durup dururken ağlamaya,yalvarmaya,dilenmeye,kıç yalamaya
yeter ki tatmin edilecek olan vicdanlar doygunluğa ulaşsın ve amaca ulaşılsın.
bu bağlamda ihtiyacı olanın,yardım isteyenin tetikleyici olduğunu düşünmekten öte bu duruma bunu görüp kendi hallerine şükretmek,durumu tenkit etmek,bazı bazı bundan zevk almak için sotede bekleyenlerin sebep olduğunu düşünüyorum.
evet tam da böyle düşünüyorum.
ihtiyacım var ki dile getirmişim ,belki de getirememişim,yüzümdeki ifade ile ima etmişim daha fazlasını istemenin ne gibi bir faydası olabilir?
hastasınız hepiniz.
bunu yaparken yaptığını farkedip kendini yakalayan buna rağmen devam eden herkes hastalıklı.
yeri geldiğinde ben bile.
20071119
20071117
özet(!)
336
00:24:28,664 --> 00:24:31,564
Selam Isabelle. Merhaba.
337
00:24:32,864 --> 00:24:35,764
Merhaba.
338
00:24:37,964 --> 00:24:39,364
Merhaba Isabelle.
339
00:24:40,964 --> 00:24:43,864
Merhaba Isabelle. Isabelle.
340
00:24:53,664 --> 00:24:55,864
9 saat 37 dakika erken başladım.
341
00:24:56,063 --> 00:24:58,763
Bu iyiye işaret çünkü
toplam 577 dakika eder.
342
00:25:00,563 --> 00:25:02,163
Asal sayı.
343
00:25:05,863 --> 00:25:07,563
N'aber Isabelle?
344
00:25:30,063 --> 00:25:31,263
Geç kaldım.
345
00:25:31,463 --> 00:25:34,563
İronik bir durum çünkü 9 saat
23 dakika erken başlamıştım.
346
00:26:06,763 --> 00:26:08,163
Bu saatten sonra...
347
00:26:08,363 --> 00:26:09,863
...muhtemelen gitmesem
daha iyi olur, ne dersin?
348
00:26:15,063 --> 00:26:17,363
Yani çoktan gitmiştir.
349
00:26:17,863 --> 00:26:21,163
Yok eğer gitmediyse, beni gördüğünde
gerçekten çok sinirlenecek...
350
00:26:22,462 --> 00:26:24,662
Ve ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
351
00:26:24,862 --> 00:26:27,262
Ne söyleyeceğimi bilemediğim
zaman nasıl olduğumu bilirsin.
352
00:26:28,362 --> 00:26:30,762
Muhtemelen gitmesem daha iyi olur.
yani
çok fazla şey yazılabilir.yazılmalı da.ama biliyorum ki kelimeleri kullandığım an aklımdaki o anlam aklımda olduğu halden çok daha başka bir yöne doğru yol alıyor olacak.
eli korkak alıştırmak oluyor bu muhtemelen.ama her konuda değişkeni benim belirlediğim bir ortamda biraz da olsa kendime bağlı bir mükemmeliyetçilik beklemek ya da istemek çok mu şey?
baktığımda,anı hatırladığımda days go by diye mırıldanıyorum.
oldu da bitti.maşallah mı denir işte onu bilemiyorum
''this is your life and it's ending one minute at a time''
''this is your life and it's ending one minute at a time''
''this is your life and it's ending one minute at a time''
''this is your life and it's ending one minute at a time''
''this is your life and it's ending one minute at a time''
''this is your life and it's ending one minute at a time''
''this is your life and it's ending one minute at a time''
20071115
___________________________________________
bunu ben yumurtladım.
eeee ne denmiş
kişi -maalesef- kendinden bilir işi.
.
halbuki bu gibi konularda çok hassas bir insanım.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
beni öldürecek insanlar arıyorum ve ciddiyim.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
i against i kadrosundan benliklerim arası savaşta şu an yazan kişi olan ben yenilmiş durumdayım.
acaba pollyanna bayiliğim varmış gibi takılıp allahtan yabancıya gitmedi zafer diye sevinsem kendimi kandırabilir miyim?
sanmıyorum
-------------------------------------------------------------------------------------------------
this is now
just forget the past diyor j.j.j.
geçmişe bakamıyorum çünkü acı verecek kadar özlüyorum
yine bakamıyorum çünkü devamında acı verecek kadar kötüyü hatırlıyorum
bugüne bakamıyorum çünkü geçmişin sopası rahat durmuyor
yine bugüne bakamıyorum çünkü geleceğe sarkan geçmiş/şimdi zincirlemem var.bakmaktan korkuyorum
geleceğe gözlerimi çevirdiğim an zaten nefesim kesiliyor.
sonrasını hatırlamıyorum
bir insan acaba her bir zaman kipinde nasıl bu kadar çuvallyabilir?
işte bunu düşünüyorum sürekli.
=
düşünsel bir toksik şokun böyle şeylere neden olabileceğini kim bilirdi
?
20071114
--
zamanla olan tensel uyum sorunu nedeniyle trenleri etkileyici bir şekilde kaçırmak var
müzik dinlemekten tiksinmek de cabası
hayatınızda bir çok şey tersine dönmüşse ,zevk alarak yaptığınız şeyleri kısa sürede zevk almayarak yapıyorsanız bu hızıyla doğru orantılı olarak sizi rahatsız ediyorsa gerçekten
ya çok yanlış yoldasınız
ya da gerçekten panik ataksınız.
-

gerçekten sinirlendirici.
yükseklik korkusunun tam tersi varsa ya da yükseklik korkusunun yükseklik korkusunu duymanıza neden olacak kadar yüksekte olmadığınız zaman sizin içinize gelip yerleşmesi gibi bir durum varsa eğer ,işte o buna baktığım zaman hissettiklerimdir.
kulaktan kulağa
bunu da beyanattırmışken gitmelerin sevdalısı olmalı
çernobil kadar etkili olan radyasyonlu tuna kiremitçi romantizmi ile reverans ede ede en başarılı olduğum şeyi gitmeleri icra etmeli.
virgül nerde derseniz suya düştü inek içti falan da filan da diye devam ettirebilirim.ama bunun yerine istediğiniz yere koyun anlamlarınız sizin olsun,uysa da koyarım uymasa da koyarım palasta konaklayabilin diyorum.
ciao bella/bello.
breaking glass hatta j.j.j.
bir de onlara kafa yormalarda indirir misin beni evladım diyorum şöföre.
belki de önümde öyle beter günler var ki ben o gibi durumlarda eşşek eforu gösterip heba olacağımı bilmediğim halde bilinaçltım bildiği, olmadı altıncı hissim hissettiği için bu gibi yayış görünümlü fetretteyim.
ben de bilirim bana da lo lo lo yaparsın artık demeyi
ya da o da seviyor bu da seviyor
vs vs demeyi
ama işte serde ödünç altığımız 40x zoom etkili gözlerle içe dönüp irdelemek var be canım.
canım derken bu hitabeti de göğe saldım gaz misali.bulan bana geri getirsin.
öpüyorum kokulu kokulu,ne de olsa hayatımın çok az oranında tam gaz ciddiyet timsali olabildim.
böyle gelmiş böyle gider ama tam da linda perry yorumuyla
sonra vazgeçip gidişatın kucağında meşk edeyim diyorum
biraz daha sonra bunları düşünerek neden zaman kaybediyorum diyorum
biraz biraz daha sonra ilgimi çok daha başka bir şey çekiyor ona istinaden düşünmeye başlıyorum
hatta sondaj kontenjanından düüüüüüüüüüüşünmeye başlıyorum.
daha sonra bunlardan tam uzaklaşmışken hani popodan kan alma uygulaması ile birebir uyuşacak şekilde bu durumların benim aklımı zaptetmesini ve bu maraz-ım-a istinaden cümle kurmama neden olduğunu idrak ediyorum.
bu pazardan ucuza aldığınız bir şeyin pazarın pazarından ucuzun da ucuzuna alındığını bir şekilde öğrenmeniz gibi oluyor tam olarak.
bunu takip eden ve bu durumlarda dolduruşa getirdiğim günlerin ardışık herhangi bir gününde ise tüm bunların asıl yapmam gerekenlere odaklanmamı engelleyen 'şey'lerden bir kaç tanesi olduğunu öğreniyorum.
böylece aşağıdaki embesillik timsali olan pudra hareketlerinden hangisi 'günümü geçiriyorum,bir önceki günümle aynı olan bu günüm nedeniyle kendimi zararda hissediyorum'durumlarına cevaptır?gibi sorulara e)hepsi şıkkını işaretlemek suretiyle cevap veriyorum.
hayatımda kesin olan tek şey galiba 7/24 sektirmeden düşünebiliyor olmam.
bunun da aşırı düşünme nedeniyle bünyede ilistir etkisi yaratacağını aklı başında bir insan olarak tahmin edebiliyorum ve artan bir ivme ile yaklaştığım beyin ölümüm için yerli yersiz okunan 'sela'lar ile antreman yapıyorum.
iş bu cümle setiyle topladığım bunca kelime arasında ali ata bak basitliğinde -tarafımdan- oldurulamayan-lar için özürlerimizden bir rulo yaparız
düşünürken hayatımdan yine yine yeniden zaman çalmama engel olmadığınız için,verdiğiniz geçiçi rahatlık için teşekkür ederim.
(o değil de bunca ulusa sesleniş tribim ya da okuyan birileri varmış gibisinden 2. tekil muamelem de hayırlara gitsin.)
si yüğ leytır elegeytır.
20071111
ardiye
ama bu geleceğe yolculuk yapmaya çalışmak gibi oluyor ya da düşüncelerini bir taşa sarıp ileriye atmak ,geldiğini sandığın o gün taşa sarılı o fikirleri bulmak ve tam da bugün bana hatırlattıklarını en taze haliyle o gün anlamlandırmak.
yani bir şekilde zamanımda kırılma yaratıyorum,bugünün işini yarına bırakıyorum ve ardiyenin işe yarayabilirliğinin yanında bir de açtığım zaman üstüme düşmesi muhtemel olan anlamlar,harfler ve anılar potansiyeli yaratabiliyorum.
bu noktada da düşüncesiz,umarsız ve bencil tavrımı sergilemekte 'burnumun dikine giderim ben' olaylarındayım
hadi bakalım
20071109
hayatın kaynağı,gerçeği hatta the fountainhead de derim.

Günlerden bir gün zamanın padişahı İstanbuldaki ermiş amcalardan bahis açıldığında çok methedilen Laleli Baba adlı kişiyle görüşmek istemiş.Görüşmeden çok memnun kalan padişah sonunda 'peki Laleli Baba, bana son olarak söyleyebileceğin hayatın özü olabilecek bir şey var mı?' demiş, o da 'hayattaki en önemli şey def-i hacetini sorunsuz yapabilmektir.' demiş. Bu cevabı son derece yadırgayan padişah bir şekilde hayal kırıklığına uğramış.
sonra günler geçmiş ve padişah kabız olmuş.derdine hiçbir hekim derman olamamış ve Laleli Baba'nın onu görmesini istemiş.
Laleli Baba gelmiş ve
-çözümün olurum ancak bana ne vaadediyorsun? demiş
padişah da
-adına cami yaptırırım demiş
Laleli Baba
-daha başka? demiş
padişah;
-bir semte adını veririm demiş
Laleli Baba cevap olarak
-daha başka? demiş
Padişah da son çare olarak
-tahtımı vererim demiş
bunun üstüne Laleli Baba şöyle demiş;
-bir boka değişilen tahtı ben ne yapayım
tamam tamam konuya geçiyorum
gerçekten dünyadaki en güzel şeydir def-i hacetinizi rahatça yapabilmeniz.kabız olmak bildiğiniz gibi çok acı bir şeydir.
hatta toksik şoka bile neden olabilir bu gibi şeyler.
bunun bir de soyut olanları var yani fiziksel değil duygusal,ruhsal kabız
işte onlar daha da beter.
bu görselle alakalı olarak ise şunu söyleyebiliyorum baktıkça içime bir huzur döşeniyor.
ya sizin?
20071108
okuduktan sonra aynı şeyi icra ettiğimi hatırladım ve güldüm.belki de gülmedim ya da en azından bunu uygulamalı olarak göstermedim ama gülmüş kadar oldum.
her neyse evet burayı ağlama duvarı olarak da kullanabiliyorum galiba.ama esasında tamamen karalama defteri .
bunları seninle paylaşmak istedim sevgili blog-k
madem ağlama duvarımsın ara ara seni 2. tekile indirgemeliyim.
madde ile de iletişmek lazım ara ara
*bu bir adet ekşi sözlük tabanlı kopyala yapıştırdır.
kudüs' e atanan bir amerikalı gazeteci, ağlama duvarı'nın önünden gelip geçerken, bir musevinin her gün duvarın onünde diz çöküp dua ettiğini farketmiş. haftalarca aynı manzarayı görünce dayanamamış ve sonunda adamla bir röportaj yapmaya karar vermiş. adamdan izin aldıktan sonra teybini açmış ve konuşmaya başlamış:
- "isminiz?"
- "david. polonya yahudisiyim. 65 yaşındayım. smalla'da bir manav dükkanım var. evliyim. iki çocuğum tel aviv'de bir çiçek serasında çalışıyorlar..."
- "sizi her gün burada, ağlama duvarı'nda, dua ederken görüyorum."
- "evet, her sabah dükkanımı açmadan önce buraya gelir, dünya barışı ve ulusların kardeşliği için dua ederim. öğle tatilinde yine gelir, bu kez yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum... akşam da eve dönmeden önce yine uğrar; bu kez iyi ve dürüst insanların esenliği için dua ederim...cumartesi günlerimin tamamını da burada geçiririm, aynı şeyler için dua ederek..."
- "çok güzel. ne kadardır sürüyor bu?"
- " israil kurulup da buraya göç ettiğimden bu yana.. yani 40 yıldan fazla oldu..."
gazeteci etkilenmiştir. duygulu bir ses tonuyla sorar:
- " 40 yıldır burada dua ediyorsunuz... bunca yıl sonra nasıl bir duygu var içinizde? nasıl hissediyorsunuz?..."
yaşlı musevi; ümitsiz, bitkin ve üzgün bir ifadeyle duvara bakar ve kırgın bir ifadeyle cevap verir:
- "bilmiyorum. sanki, duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu var içimde..."
5
ayağına senin bağladığın taşlar seni daha çok dibe çekiyormuş bunu farkettim.
20071107
3
uyumak istiyorum 7 uyurlar gibi.
uyandığımda mümkünse asırlar geçmiş olsun.
1
sadece ben.
ben
ben
ben
ben
20071102
20071101
heads she lives,tails she dies
ne demiş chemical boys i need to believe in sth
20071031
büyük beyin çalışıyor
büyük beyin nedir bilmiyorum esasında tamamen salladım hani şöyle atraksiyonel-ki bu da diferansiyel kastırasyonundadır- bir başlık olsun şehire bir film gelsin, bir güzel orman ya da roman olsun(bu noktada HİÇ EMİN OLAMADIĞIMI UTANARAK bildiriyorum) yazılarla,iklim değişsin akdeniz olsun
bu aklın sifonu yok mudur?
yangın çıkışı?
üflenebilir bir sur'ü?
düşünsel sağaltmayı sağlayan bir cımbız?
zihni sinir soyut ve manevi icatlar yapın
beyinleriniz çalışsınız ,çalışmasında düetisyen olan bedeninizin dengesi için beyincik fazladan mesai yapsın ve ben de bir şekilde huzura ereyim.
çok mu şey istiyorum?
günler geçiyor ve ben hala aynı yerdeyim,artık üflensin bu kıyametimin sur'ü ve huzura ereyim,öleceksem öleyim olmadı anka kuşu kontenjanında küllerimden doğayım,önümüzdeki senelere rezerv olarak kendimi doğurayım.
tasarmak seni çöllerin yağmuru özlemesi gibi özlüyorum.dön artık.

affetmiyorum ve amsterdamına koyuyorum.özellikle bok sarısı yazıyorum bu satırları ki durumun boktan vahameti ortaya çıksın.
biraz daha böyle devam ederse bende nazar var, büyük yaptılar diyerek kesinlikle hacıya hocaya gidicem.anında koyar mısınız benim yerime lütfen?
teşekkürler teşekkürler.
20071030
mal ederek maloluş
bazen zamanı yavaşlatmaya çalışıyorum sonra sesler büyüyor,tepkiler avamlaşıyor hatta yavaşlatılan seslerin garipleşmesi gibi şeyle roluyor ,normal olan da na-normal geliyor.Böylece bir şeyleri toparlamaya çalışırken daha da dağıtmış oluyorum.Bilincin belli yerlerinden oh rahatla ya da pollyanna noktaları olmalı ve bir tatlı huzur almaya geldim diyerek oraları ziyaret edip aklı rahatlatmalı onun gazını almalı.olmadı gandalf amcanın asası gibi düşünsel bir cımbızımız olsa ,düşüncelerimizi sağaltsak en tehlikeli olabilecekleri ya da en önemsiz olanları bir şekilde çekip alabilsek bir depoda saklayabilsek.Gün benim günüm haydarinna denilen anlarda kendi kendilerine voltron olabilseler,o kötü rezervler voltron'ın başı olsa falan filan.
tamamen aklıma gelen cümlelerin konu ile en küçük alakasından yola çıkarak bir şekilde aklımda zamanın iç çamaşırlarını parçalayıp onun bana ait kısmına tecavüz ediyor oluşumu somutlaştırdım böylece ondan köy mü olur kasaba mı bunu çaktırmadan gözlemlemeye yeltendim ve belki de biraz da olsa yer açıldı beynimde.
olmadı her şekilde zaten sotede bekleyen bir adet günlerimin yıllarımın anlam ve önemini belirten,anlamlarını belleyen şarkım hazır
özkan uğur/olduramadım
ol-du-ra-ma-dım
azözhasvipvibdipnot:her bir cümlenin sonunda otomatik tamamlama ya da şartlı refleks vasıtası ile nokta olduğunu düşünürseniz hayat sizin için de bayram olur.
bkz:ben yaptım oldu
bkz:postmodern bahaneler.
20071029
Geri Sayım Başladı
en azından bunu siz umum ile paylaşmamın agorafobime bir çentik atacağını umuyorum bu gaz ile haydarinna rinna rinna rinanay nidalarını salarak görsel blog-k defteri oluşturmaya giderim.
eğer yakın zamanda kabız olursam ya da tam tersi bir şekilde bundan da haberdar olabilirsiniz.sonuçta farkında olmadan pandoranın kutusunu da açmış olabilirim.kapılar tehlikelidir biliyorsunuz.kutu kapağı playback'i yapıyor olsa da.
korkmayın korkmayın
film daha başlamadı
ööööööööööönce relaks(çok sık kullansam da artık bizim evin ferdi oldu bu relaks deyiş ltd şti. ne yapayım)
20071028
Çekiçsiz ,çivi gibi çakmak da meziyettir
Keşke önerdikleri gerçek olsa da insanların bu konudaki şakşakçılığı ve aşırı gaz tavırlarının nasıl sönümlendiğini görebilsek.
O günleri görebildiğim zamanları hayal ederek şöyle yırtılmalarıma sebep bir AHAHAHAHAHAHAHAH koyveriyorum.
1 kelime bin işlem
bu da geçici bir anımdı
aklımda daha başka şeyler var
sonra ellemeyi düşünüyorum onları
şöyle beyin kaşağısı olsa hayat ne güzel olurdu bana.
Amnezi




Nerden geldi aklıma dersek ,saatlerdir ne yapmam gerekiyorsa ona dair düşünüyorum ama hiçbir şey aklıma gelmiyor.Geçici olarak beynimde temizlik yapmışlar sanki.
Ama hepsini geçersek bu sahne mükemmeldi.
20071026
film başlamadı önce relaks
sakin olmalı
bünyeyi bayıra yatırmalı
bayır demişken güzel bir rüya gördüm sizden güzel olmasın.
b-612

olsa da gidebilsem dedirten yer ,lokasyonda zikrasyon babında ramsesi sollayan şey
b-612
asteroid b-612
uğruna ben dahil tüm yetişkinlere tahammül etmek zorunda kaldığım yer.
20071025
Sorry Boys I Suck Soul !
Virgül-lü-ye dair
Virgül-lü ile aramda tensel uyuşmazlık var. Çünkü bir çok durumda anlaşılmayı sağlıyor,tıkanıklığı önlüyor önlemeyi geçtim siz anlamak istemiyor olsanız bile sizin zorla anlamanızı mümkün kılıyor.
Bu kadar da olmaz ki ama değil mi?
Beni tetikleyen duruma geçiyorum, bir önceki yazımda bir adet kenar mahalle gülü olan virgül satır başına konuşlanmış.
Siler misin? sabaha mı bırakırsın?
Neyse ben sabaha bırakmaya karar verdim.
Neden virgüllü dersen güllü dallı basmalı şeyleri sevemiyorum-bu kalıp özlem tekinden ç-alıntıdır-avam geliyor işte adamım.
Görüyorum ki yazma konusunda şaftı itina ile dağıtıyorum, bu virgüle dair giydirirken evdeki nokta ve dilbilgisinden olmaya başladım.o zaman gideyim kendimden çok nefret et-tir-meden.
yarı zamanlı homo-erectus
Neyse saatlerdir blog-k olayına kanalize olmuş durumdayım ve kişilerin sahifelerine bakıyorum ve sahifeden sahife beğenmeye yeltenen ben, en sonunda kendi sayfa rengime tu kaka derken kendimi buluyorum.
-Mutfakta biri mi var?
Neyse, ilerleyin bayan düşünce , bay parmaklar ve her bir uzvum falanım filanım, sağ gösterip sol çakanım
Bu çok sıkıcı çünkü sayfa rengine baktıkça kendimi geyik yapamayacakmış gibi hissediyorum , içime bir karanlık çöküyor, sezon sonu indirimden bir adet karabasan almış gibi hissediyorum.Tamam evet çok kararsız ya da doyumsuz insan da olabilirim hatta bu saçma sapan duruma dair kelamlardan babil kulesi de yapmaya yelteniyor olabiliyorum ama şimdi yumurtlayacağım zihni sinir dijital icat talebimi de dikkate almalısınız ey kadın ,erkek,kız,kızan vs vs
Ruh halime göre değişen sayfa rengi istiyorum hatta sayfa düzenim de değişsin.Bir gün dekonstrüktüvist olsun diğer gün sibel can minimalisti olsun
Ve geçinip gidelim
Çok şey istiyorsam lütfen yüzyüze görüşelim.
20071024
eşit takas
sonrası zaten istenmeyen tüylere kesin çözüm oluyor
çok has öz vip vib okkalı dip not:bu touka kouka,tooka kooka ya da equivalent trade olayını tabi ki f.m.a'dan utanmayarak arakladım.
kindar nakavt
kandırmada bile kasarım ,zorlarım.
genel olarak tepkilerimi çok uç noktalarda veriyor olmam kişilerdeki şaşkınlık derecesini gölgedeki sıcaklık tehlikesinde arttırıyor.belki de arttırmıyor,ilgilenmiyorum bile.evet maşa olarak kullanmalardan vazgeçtim inecek var diyeceğim ,gezeceğim göreceğim ek olarak amsterdamlara konacağı günler de gelecek
gelecek de bir gün gelecek tamam ama bu bir gün gelecek olan gelecek yıllar sonrasında odak yaptığımız zaman geçirerek mi geçecek ya da tüm bu yılların elekten geçebilmiş nidaları arasında sadece ''bir hışımda geldi ,geçti peh peh peh'' mi kalacak?
bilemiyoruz ama o zaman ne diyoruz
işte öyle bir şeyyyyy(burda y'ler yay gibi uzamalı ki satır arası mesajımıza salto atarak ulaşalım)
anne ve bu yazıyı okuyan sevgili üçüncü tekiller;
-bittiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii.
20071023
kabızlığımdan kesitler
sil yaz değiştir hırpala trimle chamfer eyle fillet yap küfret nereyekadar. yazdıklarım şu dakikda 1 kere değişti ama düşündüklerim bir ömür boyu tarifsiz bir hızla sürekli değişiyor.tyler'ın tam da dediği gibi.her şey dönüşüyor her şey değişiyor. her şey çürüyor tekrar büyüyor. büyüdüğü kadar ona elzem şeyleri veriyoruz keza emekler
sonra ayrılık der klişe şair ya da yazar.hayır sonrası kaos sonrası araf sonrası es sonrası pes.
ne diyorduk en son tarafımdan 612 kere değiştirilmeliydi ancak buna kabız olmaları da ekleyeceksin.öyle çat diye olmuyor bu işler. eee olmadı yar su testisine dolmadı yar testi belki başkaydı başka bir sıvının aşkındaydı işi başından aşkındı falan. nereye kadar kaç kere? değiştirme değiş değiş misal kıyafetlerini. o değil de üstünde ne var? pazen donların revaçta olduğu dönemlerde başladı değiştirmek. hatta şöyle denilebilir pudra bu donu 4 saniyede değiştirdi neden pişik yapabilirdi. ey gibi büyükler nasıl dayandınız onlarla. neyse bunlar sansür sebebi biz değişmelere hatta bunun işteşlerine dönelim. dönülmezden dönüp de ay ben döneli çok oldu ayol deyişlerin hülyalarındaki pasif ecco homolarımız yok artık. herkes özgür demek ki ifadeedişler bile artık dönüşmüş.devinmiş.evinmiş.işin sırrı olindeymiş.iki kere rafineymiş.yağ derken rafine derken ben yine bir değişimden söz edicem.misal şehirler de değişir dönüşür hem de yağ damlası gibi büyüyerek ama ya rock söyleyecekler ya da hicaz söyleyecekler vasıtası ile nedense bu büyüyüşe değil de ani modalık oluşlara ama asıl anlamıyla egolarımızın odalığı olmalarına mahkum ederiz hayatı ve ayşe teyzenin omonun arielin sevmediği yağ damlası ya da lekesi gibi büyüyen şehirlerimizi. ayırırız urban suburban şehir öteki şehir varoş gecekondu koydum da durdu bik bik de vik vik.şehirdeki binalar transformers değil ki dönüşsün onları sen değiştirirsin anlamlandırışların değiştirir anlamlandır lan'ların değiştirir. ama sen bunu algılamazsan eklemlendiremezsin sonra kişi başına düşen sorumluluğun 1 cent olduğu zamanlarda tüm hayalkırıklıklarını alırsın dere tepe aort alt geçit üst geçit düz gidersin sağa dönersin bağa dönersen ama bir arpa boyu yol gidemezsin.ancak avatarımdaki gibi kol dilersin.kol demişken you cant do it diyenleri kollayanı kollayacaksın belki de kolalayacaksın ki stabil dursun esnemesin yavşamasın elastik deformasyonu sıfır olsun çtonk diye plastik deformasyona geçsin araf nedir bilmesin eğrisi ya da doğrusu olsun bulamasın yolunu bulsun allahın yollusunu ortadakini seçemesin oırtadaki kuyuyyu göremesin bu ve türevi beddulara maruz kalsın ama bir yandan da bu tatlı acı büyüyü tersine çevirmeye becerisi olsun çünkü bu özel sözleri haketmiştir bu derece yol katetmiştir sözlerin sözcüklerin sevişircesine birarada oluşlarına denkgelmiştir görmüştür geçirmiştir ama hissiyatları kapılarda bekletmiştir telefonu açan olmamıştır işte öyle bir şeydir ya evde yoksundur ya da varsındır buralardan önermelere de geçersin bilemiyoruz.önermeleri bilemiyorum esasında ama hayat geçti zaman geçti benden geçti senden geçti ondan bana uğrayamadan geçti ya da tam tersi benden o kişisine uğrayamadan geçti. ama her şekilde hepsi enteresan bir şekilde bir hışımda geldi geçti.vokalleri oldu peh pehleyen yazıları poh pohlayan buğulu cama bir iki satır döşemek için hohlayan oflayan sodom ve gomara olasıca kentlerde ohlayan ahlayan.hepsi bir de. hepsi tek bedendi yek ruhtu. hepsi tek potada erimişti çürümüş medeniyetlerinin son değil en iddialı temsilcileriydiler.ne hellenizm idi ne de başka bir izm. olsa olsa hayatlara dair bir bellenizm idi.hayatla kalsaydı kederli kaderin planları ruhtan girip kulak deliğinden yangın çıkışları yapışlardı onun için esas olan. derinlemesine delinlemesine temizlik derinlik derken her bir zerreye temas eden koenzimleri hazırlamaktır onlar bittiii dediği zaman poposunu silecek eline defterlerini tutuşturup yapması gerekenleri söyleyecek. gelecek de bir gün gelecek. gezecek görecek görürsün sana salto ata ata neler edecek. sensiz geçen geceler içine kor gibi düşücek. sana kalbi gibi bu sayfaları da ayıracak.seni kalbine yazacak çizecek gömecek.harfiyat yapacak arada hafriyat ki o nedir bilinmez.bilinmese de izleri silinmez.izlerin statiği olur mu dersin esasında statik olmaz statiği olur.statik demişken didaktik falan vardı böyle bir eğitim öğretim anlatım dinletim hülyaları hülya avşarları serpil çakmaklıları. seks zamanları görselleri askerler bayan anonslu kasetler.kasetlerin satmadığı mekanlardaki kesatlar gerçekten bırak ya kes at denilesi zamanlar. gitmeyenler değil gidemeyenler. gidemeyenlerin kalamayanlar olduğunu anlayanlar.anladığı halde çaktırmayanlar.çaktırarak emme basma tulumba kadrosundan başını sallayanlar.salla başını al maaşını yapanlar.batsın bu dünya denilesi anlar.yağmur yağarken camdan bakanlar. kaydıraktan kayanlar dil üstünde dondurmaya parende attıranlar. hepsini geçtim ahkamcılar akşamcılar kel başa şimşir tarakçılar çıkıkçılar.çıkıklar.kaçıklar kaçışlar. arkaya bakmadan gidişlerdir esas olan zor olan mı? hadi ordan gayet de gösterip vermemek kadrosuna giren bakarak gitmektir koyan konan kasan kayan kaydıran . bunu yaparsın cennetten 3 dönün 45 dönem arsa alırsın katları 15tir 15 de yetmez 225 adettir. adettendir ananedendir.ananendir.anandır babandır.ondadır bundadır.şundadır. mavi boncuklarını sırtını dönerek tüm dünyaya arz edenin göt korkusundandır.burda makatı görüp allah diyerek raporlayandır.raporlayanındır.ona söyleneceklerin az olmasından mıdır hayır diğerinden.sağdaki midir? soldaki midir? tabi ki sendekidir.sendeki demişken nedendir şu zamanlardaki şu tamamların , tam olmayanlardaki amanların aman da amanların ne güzel amerikan bu sarışın amandaların, onun esasında benzediğini sonradan anladığın mandaların- spoiler evet elemallar keyifle saçmalıyorum.uza uzi uzo, bak sona da bırakmadım filmin sonunu başından söyledim hadi bakayım-.görselcilik her daim arşiv gibi algılanır esasında anıdır anahtardır kilittir. tutarsın o anın kokusu yankılanır evet yankılanır gözlerin duyar burnun konusur herşey garip olur ne içirdiniz la bana dersin van gogh gibi kulak kesmeye yeltenirsin belki de konuşmayı kesersin bilemiyoruz muallaktır bu plasebo etkisini sana montenegro eden esasında gayet kıllı bir tellaktır.
gerçek stockholm sendromu bende !
stockholm sendromunun ne kadar çok faydası olduğunun ayaklı, elli, dilli, 12 parmak bağırsaklı, water kabarcıklı kanıtıyım ben.
kelimelerimi bu şekilde şahsıma aşık ettim ben.aslında bilmiyordum evvelinde.
tamamen çocukça sahip olma ,egemen olma güdüsüydü.bu yüzden zorbalık yaptım zaptettim onları.yavaş yavaş onları gaspedişlerim muhtemelen hoşlarına gitti
artık benimleler artık benimler.
20071022
Sevgili 2.Tekil
Herhangi birisi değil ama 'biri'si.belki de herhangi birinin 'biri'si.kendine etiket yapıştırmalardan haz etmeyenler için bile en seve seve mazur görülesi durumların başkahramanı olmaya çabalayan 'biri'si.Dağınık bir odada yaşanmışlık vardır ben düzeni severdim al işte demelere ortak olan 'biri'si.Odağı ile-sadece ve sadece-ortak paydası olmasını isteyen birisi.Aksi herhangibir durumda herhangi'biri' olmaları ise 'ben bunu kabullenebilirim' demek suretiyle mazur görebilecek olan 'biri'si.
Ordaydın,şimdi burdasın,
Burdaydın şimdi ordasın,
Ordasın ama esasında burdasın,
Bir şekilde hem orda hem burdayız muhtelif bir zamanda müstakbel 'şurdayız' diyebilmelerin eşiğindeyiz.
Eşik demişken, kapının diğer tarafına geçmeyi unutma.
20071021
o zaman 'nokta'
Neyse , elbette ki farkındalıklarınızdan farkındalık beğenmişsinizdir yapmayı sevmediğim şeylere istinaden yarattığım bahaneler konusunda.
-olması gereken nerde?
-suya düştü
--su nerde?
-inek içti
--inek nerde?
-dağa kaçtı
--dağ nerde?
-yandı bitti ,kül oldu
Tamam tamam devamını getiriyorum tam da meksika dalgası senkronizasyonunda.
Nerde kalmıştım?(başkasına neden soruyorsun? )
hah şimdi hatırladım(bir es, bir pes bir kes ama iç ses)
Evet 'başlık'
Demem o'dur ki hatta budur ve durun hatta ve hatta şudur ki başlık benim için başlık değildir.Sizin başlık dediğiniz genel olarak en başta konulup ,olması gereken konuya koyan şey bende sonradan oluşur bu yüzden noktadır.
yani ben bu başlığa 'nokta' desem ancak bu kadar cuk oturur.
Başlangıçlar esas olması gereken gibi görünse de bir şekilde sonların insanıyım, sondakinin ,sonrakinin anlamlandırılmalarında anlamdırılabilenim,anlayanım,anlamlandırabilenim hatta bilenim bilirkişiyim.
Velhasılkelam kendi içimde yaşadığım 'başlık' 'nokta' kaosunda 10 üzerinden nokta diyerek, sek sek sekerek 10 defa bu sahife yardımıyla göğe saldığım kelamlarımı 'nokta'larım.